İranın Məşrutə İnqilabının tarixi

Arif KƏSKİN

original

Anadolu tükcəsində

1979 İran-İslam Devrimi sonrası, İran-ABD arasında ciddi gerginlikler yaşanmaya başlamıştır. 1979’dan sonra ABD’nin en önemli hedefi İran İslam Cumhuriyetini değiştirmek doğrultusunda şekillenmeye başlamıştır. ABD İran İslam Cumhuriyeti’ni değiştirmek istese de bu değişimin sınırı ve nasıl yapılacağı konusunda net bir projeye sahip olamamıştır. ABD, 1979’dan günümüze kadar İran’ı değiştirme konusunda çıkmazlarla karşı karşıya kalmıştır. ABD, İran’ı değiştirme konusunda isabetli  bir projeye sahip olamazken, İran ile ilişki kurma konusunda da başarılı olamamıştır. ABD- İran ilişkisi yaklaşık çeyrek asırdır böyle devam etmektedir. ABD’nin bu kadar yıl İran sorununu istediği gibi çözememesi ABD dış politikasında İran’ı çıkmaz haline sokmuştur. ABD’de İran sorununu çözme eğilimi ve arzusu her geçen gün gittikçe güçlenmektedir.

İran’da ABD sorununa çözüm getirmek istemektedir. İran Devleti’nin de ABD ile iyi ilişki kurma ihtiyacı vardır. ABD’nin Irak’taki askeri başarısı İran İslam Cumhuriyeti’ni çıkmaza sokmaktadır. İran’ın Irak Savaşı serüveninde gördüğü Amerika, İran için ürkütücüdür. İran’ın karşısında BM’yi ciddiye almayan, müttefiklerini önemsemeyen, askeri operasyona hazır ve askeri operasyonlarda güçlü olan bir Amerika bulunmaktadır. Böyle bir Amerika’ya meydan okumak ve maceracı politikalara girişmek son derece tehlikelidir. Ayrıca ülke içinde de meşruiyet krizi ile karşı karşıya olduğu bilinmektedir. İran Devleti kendi halkına dayanarak Amerika’ya karşı direnemeyeceğinin de farkındadır. Üstelik İran, Irak halkının savaş sırasında tarafsız kaldığını da görmüştür. İran, ABD’nin “İran’ı askeri hedef olarak seçmesi durumunda” kurduğu savunma ve güvenlik ittifaklarının da işine yarayamayacağının farkındadır. Ayrıca er ya da geç ABD’nin askeri hedefi olarak seçilme endişesi de bulunmaktadır. ABD’nin Irak’ta yerleşmesi ile İran “ ABD askeri kuşatması” altına girmiştir.

ABD’nin İran ile ilişkisinin başlatılması önersi gündem de olsa da bu sorun göründüğünden daha da karmaşıktır. İki ülke arasında var olan düşmanlık faktörleri çözülmediği taktirde ilişkilerin başlatılması ve geliştirilmesinde ciddi zorluklar bulunmaktadır. ABD, İran’ı “Terörizmi desteklemekle, kitle imha silahları üretmekle, Orta Doğu Barış Sürecine engel olmakla ve iç politikada insan haklarını ihlal etmekle” suçlamakta ve İran’ın bu alanlarda değişmesini talep etmektedir. ABD’li yetkililer, İran’ın bu davranışlarından uzak durmaması halinde ilişkilerin başlatılmayacağını da vurgulamaktadırlar.

Her iki ülke birbirini öteden beri düşman olarak algılamış ve birbirlerine karşı politikalar üretmişlerdir. İran ABD’yi “ Büyük Şeytan” olarak nitelendirmiş, ABD’de İran’a “ Şer Ekseni” sınıflandırmasında yer vermiştir. Söz konusu düşmanlık her iki ülkenin küresel ve bölgesel siyasetine ciddi şekilde yansımıştır. Başka bir ifade ile iki devletin kimliği ve dünyayı algılamaları birbirine zıtlık teşkil etmektedir.

ABD’nin İran’a yönelik politikalarını etkileyen diğer önemli olgu ise İran rejimin meşruiyet krizidir. ABD, İran rejimin halk içerisinde meşruiyetinin ciddi şekilde yitirdiğin farkındadır. ABD, İran rejimin karşılaştığı bu iç meşruiyet krizi ile uzun süre devam edemeyeceğini düşünmektedir. ABD açısından İran rejimine yakınlaşmak, ona meşruiyet sağlamak ve onun ömrünü uzatmak anlamına da gelmektedir.

ABD’nın İran politikasını etkileyen diğer bir önemli etken ise İsrail faktörüdür. Saddam devrildikten sonra İsrail, İran’ı “Birinci Düşman” olarak nitelendirmiştir. İsrail’in güvenliğinin ABD dış politikasındaki etkisi düşünüldüğünde İsrail faktörü iki ülke arasındaki ilişkinin ilerlemesine önemli şekilde engel olmayı sürdürdüğü söylenebilir.

ABD’nin İran politikasındaki diğer bir olgu, farklı kurumların farklı bakış açılarının olmasıdır. ABD’deki yeni Muhafazakarların “ Orta Doğu Projeleri” ve bu doğrultudaki iradeleri gibi faktörler “ ABD’nin İran sorununu” karmaşıklaştırmaktadır. Söz konusu durum ABD yönetiminde farklı görüşlere de neden olmuştur. Nitekim; Bush’un ilk dönemi Dışişleri, İran’a karşı daha ılımlı bir tutum sergilemek istemekte ancak Pentagon daha sert politikalardan yana bir tavır ortaya koyma çalışmıştır. Bu sebepten dolayı ABD, İran konusundaki politikasını netleştirememektedir.

ABD’nin İran Politikası “ baskı yapmak- akıllılaştırmak- ilişki kurmak” , “devirmek” ve “işbirliğine girmek” eğilimleri arasında gidip gelmekte dolayısıyla, iki ülke arasında güvenilir ilişkiler kurulamamaktadır. ABD’nin İran konusunda paradoksal politik eğilimleri onu çıkmaza sokmuştur. 1979’dan günümüze kadarki çeyrek asırda ABD’nin İran ile iyi ilişkisinin olmaması ve İran’da İslam Cumhuriyeti’nin var olması ABD’nin İran politikasını tartışmalı hale getirmektedir. ABD, 11 Eylül’den sonra bu denklemi değiştirmek eğiliminde olsa da hala net bir politika üretememiştir. ABD’nin bu çıkmazdan kurtulmak istediği de açıkça gözlenmektedir.Ancak ABD’nin İran çıkmazında “ baskı yapmak- akıllılaştırmak- ilişki kurmak” ve “devirmek” arasında hangi seçenek üzerinde duracağı konusu netlik kazanamamıştır.

İran bu dönemde ABD ile diyaloga hazırdır. Ancak bu diyalogda zararlı çıkmaktan da korkmaktadır. İran’a göre ABD İran üzerinde hegemonya kurma ve rejimi değiştirme niyetini taşımaktadır. “Biz ABD ile ilişkiye girmede birçok konuda yardımcı olduk ancak sonuç alamadık” diyen birçok İran’lı yetkili bulunmaktadır. “Biz Afganistan, Irak ve bazen Lübnan’da ABD’ye yardımcı olduk ancak hiçbir fayda sağlayamadık” şeklinde ifadeler kullanan birçok İranlı analizci ve politikacı vardır. Dini Lider Hamaney tarafından yasaklanan ve tabu haline gelen “ABD ile diyaloga girelim” düşüncesi delinmiştir. ABD-İran ilişkilerinden konuşmak tabusu delinse de herkes bir çıkmaz ile karşı karşıyadır. İran yönetiminin karşılaştığı çıkmazı “hem ABD ile ilişkiye girelim hem de rejimi koruyalım” şeklinde özetleyebiliriz. İran iç ve dış politikası şimdilik bu çıkmaz çerçevesinde düğümlenmiştir. İran bu çerçevede ABD’ye güvenmek için bloke edilmiş 12 milyar doların İran’a geri verilmesini, İran’a yönelik tüm ambargoların kaldırılmasını, uluslar arası sistemde İran karşıtı tüm çabalarını durdurmasını ve rejim değişimi yönündeki çabalarına son vermesini istemektedir.

Görüldüğü gibi iki ülkenin birbirinden olan beklentileri çok derindir. Aralarında var olan bu yapı ilişkilerin ne şekilde devam edeceğini karmaşıklaştırmaktadır. ABD-İran ilişkisi “askeri müdahaleden” “ilişkilerin başlatılması” genişliğindeki yelpazede gidip gelse de iki ülke ilişkileri her zaman gergin devam etmiştir. Birbirlerinden beklentileri ve aralarında var olan sorunların çeşitliliğini ve derinliğini düşündüğümüzde iki ülkenin ilişkisinin başlatılması ve genişlemesi yakın zamanda çok zor ve hatta imkansız gözükmektedir.

 


© Güney Azərbaycan Konqresi, 2006- .

Səhifədə yerləşdirilmiş hər hansı materialdan istifadə olunduqda, istinad vacibdir.

#aaaaa